Hello,
To fulfill a promise I'd lost on a bet, my friend and I set out on a long hike, risking the risk of getting lost in the forest. One morning, just as the sky was starting to light, we made all our preparations and planned to hike to the sharp, high cliffs of Güver Cliff in Antalya's Döşemealtı district, a region we hadn't fully explored.
Merhabalar,
Kaybettiğim bir bahsin sözünü yerine getirmek için, arkadaşımla birlikte ormanın içinde kaybolmayı da göze alarak uzun bir yürüşüye çıktık. Havanın yeni yeni aydınlandığı günün bir sabahında tüm hazırlıklarımızı yaparak, Antalya'nın Döşemealtı ilçesinde etrafını tam olarak keşfedemediğimiz Güver Uçurumunun o keskin ve yüksek dağlarına doğru yürümeyi planladık.
This area, called Güver Cliff, is located in a forested area known as Düzlerçamı (Düzlerçamı) on the Korkuteli road in Antalya's Döşemealtı district. A gap formed between two opposing mountainous rocks flows through the water pools flowing from the Taurus Mountains. We enter the forest, accompanied by magnificent views of pine trees struggling to find their place among the high, sedimentary rocks. We've taken countless forest walks to date, and each has been enjoyable and adventurous. Initially, we explored the route on weekends as part of our hiking group. We've visited this area several times. At the end of these group walks, we'd have a barbecue and sip tea from a samovar. After a certain point, our trekking ceases to be sporty activity and becomes fun and laughter. Since that wasn't my style, we opted for walking alone or with two or three friends.
Güver Uçurumu adı verilen bu bölge Antalya'nın Döşemealtı ilçesinde, Korkuteli yolu üzerinde Düzlerçamı olarak anılan ormanlık bir alanda yer alıyor. Karşılıklı iki dağlık kayanın arasında oluşan boşluktan Toros dağlarından gelen su birikintileri geçiyor. Genelde tortul kayaçlara benzeyen yüksek kayalıkların aralarında kendine yer bulmaya çalışan çam ağaçlarının muhteşem manzaraları eşliğinde ormana giriyoruz. Bugüne kadar sayısız orman yürüyüşlerimiz oldu. Hepsi keyifli ve maceralı geçmiştir. Başlarda rota doğa yürüyüş grubumuz olarak hafta sonları geziyorduk. Bu bölgeye de birkaç kez geldik. Bu yürüyüş gruplarımızın sonunda mangal yapıp, semaverde hep birlikte çay içiyoruz. Yaptığımız trekking belirli bir saatten sonra spor olmaktan çıkıp, eğlenceye ve bol kahkahaya dönüşüyor. Bu da benim tarzımın dışında kaldığı için bireysel ya da iki ve üç kişilik dostlarımızla yürüme yoluna gittik.
As we explore the depths of the cliffs, we encounter tall pine trees, along with plant species like juniper, holm oak, carob, mastic, and sandalwood. We've visited this area before with hiking groups. On those trips, several friends reported encountering fallow deer, wild boar, foxes, and rabbits. We've even heard reports of pigs raiding the gardens and fields of local residents nearby.
Kayalıkların arasındaki uçurumun nereye kadar uzandığını görmek için, yüksek çam ağaçlarının yanı sıra Ardıç, Pırnal Meşesi, Keçiboynuzu, Sakızağacı ve Sandal Ağacı gibi bitki türleriyle karşılaşıyoruz. Daha önceleri buraya doğa yürüyüş gruplarımızla gelmiştik. O gezilerde birkaç arkadaşımızın burada ala geyik, yaban domuzu, tilki ve tavşan gibi hayvan türlerine rastladıklarını söylemişlerdi. Hatta bölgeye yakın yerde yöresel halkın bahçelerini ve tarlalarını domuzların yağmadığını haberi duyulmuştu.
Coming here, we were eager to explore new paths through the forest where no one had ever walked before. And indeed, we did. You could see how far the two travertine rocks, approximately 100 meters high and facing each other, would extend. As we began walking, the jagged, sharp edges of the cliff's edges resembled planets in outer space. The stones, reminiscent of sand, were scattered here and there, their colors alternating in shape. We continued our walk, stepping on the weeds and thorns that had sheltered among the stones.
Buraya gelirken, daha önce hiç kimsenin yürümediği ormanın içinden yeni yollar keşfetme arzusu içindeydik. Aslında öyle de oldu. Yaklaşık 100 metre yüksekliğindeki karşılıklı birbirine bakan iki traverten kayaların ucunun nereye kadar gideceğini yürüyerek görecektin. Yürümeye başladığımızda uçurumun kenarlarındaki kayalıkların girintili ve keskin halleri, uzay boşluğundaki gezegenlere benziyordu. Kum rengini anımsatan taşların renkleri şekilden şekle girmiş, sağa sola dağınık halde yerleşmiş görünüyorlardı. Taşların arasına sığınan bitki otları ve dikenli otların üstüne basarak yürümeye devam ettik.
After walking along the cliff for about an hour and a half, we decided to take a short break. My girlfriend found two pine trees suitable for the hammock she'd brought with her and made a comfortable swinging spot for herself. I rested on the smooth ground at the edge of the cliff with the plastic camping chair I always carry on my hikes. I couldn't leave this area without raising my glass to the beautiful view.
Uçurum kenarında yaklaşık bir buçuk saat yürüdükten sonra, kısa bir mola vermeyi düşündük. Kız arkadaşım yanında getirdiği hamak için, uygun iki çam ağacı bulup, kendine rahat sallanma köşesi yaptı. Bende her yürüyüşümde yanında taşıdığım plastik kamp sandalyesini uçurumun kenarına düzgün bir toprağın üzerinde koyarak dinleniyordum. Manzaranın güzelliğine bardak kaldırmadan bu bölgeyi terk edemezdim.
We'd lost our break and lost our energy. It was around 9:00 a.m. when we arrived. We resumed our walk in the afternoon. This area also offers the chance to see almost all the plant species found in the Mediterranean climate. That's why the Düzlerçamı Municipality calls this area the Güven Cliff Natural Park.
Molamızı yitirmiş, enerjilerimizi de almıştık. Buraya geldiğimizde, sabah 09:00 civarındaydı. Öğleden sonra yürüyüşümüze kaldığımız yerden devam ettik. Bu bölgede aynı zamanda Akdeniz ikliminde görülen bitki türlerinin hemen hemen hepsini görme şansını elde edebilirsiniz. O yüzden bu bölge Düzlerçamı Belediyesi tarafından Güven Uçurumu Doğal Tabiat Parkı olarak anılıyor.
We continued our hike, passing among large, sharp rocks and towering pine trees. In some areas, we encountered the remains of small livestock. We even smelled unpleasant odors at some points. The canyon water, which originates in the high Taurus Mountains, flows through the cliff and flows all the way to the Boğa River in Antalya. We couldn't reach the end of the canyon because it would have been a very long hike. We only managed to get as far as the Karaman and Gürkavak Rivers, which flow through the canyon.
Büyük keskin taşların ve yüksek çam ağaçlı ağaçların aralarından geçerek yürüyüşümüzü sürdürdük. Yürüyüş sırasında bazı alanlarda küçükbaş hayvan parçaları kalıntılarına rastladık. Hatta geçtiğimiz bazı noktalarda etrafa yayılan çokta hoş olmayan kokular hissettik. Torosların yüksek dağlarından başlayan kanyonun suyu uçurumun içinden geçerek, Antalya'daki Boğa çayına kadar ilerliyor. Biz suyun sonuna kadar gidemedik. Çünkü çok uzun bir yürüyüş yapmamız gerekiyordu. Biz sadece kanyonun içinden geçen, Karaman Çayı ve Gürkavak Çayına kadar ilerleyebildik.
The Gürkavak River is a region affected by forest fires. This region was once affected by the fires that plagued our country. Forest fires broke out in Antalya and its surrounding districts. The heat and drought of August had brought the fires on. We continued our walk, passing by the burned trees and forest. We visited many areas where local people had planted trees. In this area, where the pines and grasses were beginning to grow again, we completed our journey by following a downhill path through rocky outcrops.
Gürkavak çayı, orman yangınlarının olduğu bölgedir. Bir dönem ülkemizde yaşayan yangınlardan bu bölgede etkilenmişti. Antalya ve ilçelerinde orman yangınları oldu. Ağustos ayının sıcaklığı ve kuraklığı yangınları beraberinde getirmişti. Bizde o yanan ağaçların ve ormanın yanından geçerek yürüyüşümüze devam ettik. Yöre halkının ağaçlandırdığı birçok alan gezdik. Çamların, otların yeniden yeşermeye başladığı bu bölgede yokuş aşağıya giden bir yoldan kayaların oyuklar oluşturduğu yerlerden geçerek yolumuzu tamamladık.